Haber

Marka Haftası_1. Gün Özgün, özgür ve ileri görüşlü

Orijinal, özgür ve ileriye dönük

 

“Tekrar düşün. Yeniden yarat. Yeniden inşa et. 8 farklı sahnede katılımcılarını 300’ün üzerinde konuşmacıyla buluşturacak Brand Week İstanbul, 6-10 Kasım tarihleri ​​arasında temasıyla başladı.

 

“Yılın en ilham verici haftası”nın ilk gününde, günümüzün değişen içerik anlayışından kadın yazarların deneyimlerine, Türkiye gündeminden yapay zekanın geleceğine kadar farklı konular; Uzmanlar, akademisyenler, marka ve işletme temsilcileri, kanaat önderleri tarafından gündeme getirildi.

 

“İçerik özgünse günceldir”

“Medyanın Değişen Yüzü: Yeni Ortamlar Çağında Nasıl Güncel Kalınır?” “Top Gear” ve “The Grand Tour” sunucusu başlıklı oturumda ödüllü gazeteci Richard Hammond, Warner Bros CEO’su ve US Networks Grubu CCO’su Kathleen Finch’in sorularını yanıtladı. 3 binin üzerinde izleyiciyi ağırlayan oturumda küresel izleyiciyle iletişim kurmanın yeni dilinin “özgünlük” olduğu vurgulandı. Finch, yeni ve güncel içerikler için sosyal medya izleyicisinin davranış modelini ve izleme reflekslerini dikkate aldıklarını açıkladı. Hammond, atölyeleri, televizyon ve sosyal medya kanalları için üç farklı modelde içerik ürettiğini ancak her birinin birbirini beslediğini anlattı. Daha dinamik ve yenilikçi içerik üretebilmek için tüketicinin dijital ve televizyon izleyicisi olarak bölünmemesi gerektiğini belirten Hammond, dijital dönüşümün etkisi altındaki sektörün, hızlı geri bildirim veren bu yeni izleyici kitlesini daha ziyade bir fırsat olarak değerlendirebileceği görüşünü paylaştı. bir tehditten ziyade.

 

“Edebiyatta kâr yoktur; “İçinde erkek yok”

“Olmak, Yazmak, Yaratmak: Kadınlığın Değişen Deneyimleri” başlıklı oturumda günümüzün 3 değerli yazarı Latife Tekin, Müge İplikçi ve Ayfer Tunç ağırlandı. “Sonunda kadınlık konusunda farkındalık kazandık; “Kadınlar artık sokakta, en azından kadınlık bilincinin gücüyle daha rahat sokağa çıkıyorlar” diyen Ayfer Tunç, şöyle devam etti: “Edebiyat gençliğimdeki gibi fikir üreten bir alan değil. Kâr yok. Edebiyatta; “İçinde erkek yok” diye devam etti.

 

Kadınların hâlâ her ortamda isteklerini özgürce dile getiremediklerini belirten Latife Tekin, “Çünkü bunu yaparsak ortalık karışır. Bu sistemde biz kadınlar, erkek dillerine çeviri yaptığımızda kendimizi ifade edebiliyoruz. “Kitap yazıp belli bir şöhret kazandıkça daha özgür oldum, daha özgür konuşmaya başladım” dedi. Yasal haklara sahip olmanın kişinin özgür olduğu anlamına gelmediğini, özgürlüğün gönülle kazanılan bir şey olduğunu belirten Tekin, “Kendinizi özgür hissediyor musunuz?” diye sordu. diye sorunca salondan “Hayır” sesleri duyuldu.

 

Halide Edip’in Handan romanına değinen Müge İplikçi, “1913 yılında donanımlı bir karakter olan Handan’ın hayatı tımarhanede sona erer. Nereden? Hala bu sorunun cevabını arıyorum. 2023 yılında hâlâ o parmaklıklara tutunan o kadın sesi, “Değişeceğiz” diyor. “Bizden sonraki nesillere inanmak istiyorum” dedi.

 

BWI sahnesinde Türkiye gündemi konuşuldu

“Türkiye’nin Gündemi: Yeni Cumhuriyet Yüzyılında Devlet, Demokrasi ve Gelecek” başlıklı oturuma Siyaset Bilimci Prof. Dr. Burak Bilgehan Özpek ve Ankara Enstitüsü Araştırma Müdürü Doç. Dr. Hatem Ete, Öykü Diyalog Uluslararası Ajansı Lideri Necati Özkan’ın moderatörlüğünde bir araya getirildi.

 

Oturumun ilk sorusu, birinci ve ikinci yüzyıllarda devlet zihniyetinin nasıl değiştiği ve değişebileceğiydi. Osmanlı’da İttihat ve Terakki’nin gerilemeyi durdurma ve çöküşü engelleme çabalarının devlet aklını şekillendirdiğini anlatan Ete, rejimin tanımlanması, kurulması ve korunması gerekliliğinin zamanla belirginleştiğini söyledi. Ete, son iki yüzyıla baktığımızda devlet aklının inandırıcı olduğu kadar korkulu bir yerde durduğunu, savunma inancı nedeniyle “önce devlet” diyen bir devlet haline geldiğini sözlerine ekledi. Ete’nin düşünceleri arasında ikinci yüzyılın devleti kurmak ve kurtarmaktan ziyade topluma yönelik olması, kamusal tartışmalar yoluyla, amaç ve olanaklar dikkate alınarak kamu yararına ilerleme sağlanması gerektiği de vardı.

 

Popülizm ile elitist yapı arasındaki rekabetin de ele alındığı oturumda Özkan’ın “Bu devlet nerede” anlayışının geleceğine ilişkin sorusu üzerine Ete, toplumu ve kamu siyasetini ön planda tutan proaktif politikacılarla toplumun ortada buluşabileceğini belirtti. endişeler.

 

Bir sonraki adım sanal gerçeklik ise şimdi ne yapabiliriz?

Dijital dönüşüm alanında bölümün en değerli fikir liderlerinden biri olan ve dijital sonrası çağa uygun iş modellerinin yeniden düşünülmesi gerektiğini savunan Tom Goodwin, “Sonraki adım sanal gerçeklik mi?” dedi. “Yapay Zeka İle İlgili Çelişkili Sorular: Gerçek ile Kurguyu Ayırmak” başlıklı oturumda. Eğer öyleyse, şimdi bu konuda ne yapabiliriz?” Şu gibi sorulara yanıt aradı: Dünyadaki fırsatları yakalarken tüm sektörlerin dikkat dağıtıcı unsurların arasında dikkatli adım atması gerektiğinin altını çizdi. “3D yazıcılar ve drone’larla her şeyi kaydedebilir, tarayabilir ve modelleyebiliriz, ancak bunların serbest ve üretken doğasının nereye varacağını ve bu geleceğin kapsayıcı olup olmayacağını bilmiyoruz” diye ekledi. Yapay zekanın çeşitli dünyalar yaratabildiğini belirten Goodwin, her ne kadar harika çeşitlilikte çeşitlilikler yaratsa da bu olanakları duygu ve empatiden yoksun teknik bilgilerle tamamladığını ve insanın duygusal ihtiyaçlarını algılamada sınırlı kalabileceğini belirtti.

 

Markalar için beyanlar değil, harekete geçme çağrısı

Pazarlama aktivisti Thomas Kolster, reklam dünyasında değişim söylemlerinin artmasına rağmen markaların iklim değişikliğiyle mücadelede gerçek anlamda harekete geçme konusunda zayıf kaldığını vurguladı. Markaların değişime nasıl öncülük edebileceğini dile getiren Kolster, Sustainable Brands ile yaptıkları araştırmaya göre insanların yüzde 65’inin sürdürülebilirlik odaklı markalardan alışveriş yapmak istediğini söyledi. Kolster, “Markalar çevre duyarlılığıyla öne çıkmaya çalışmak yerine insanları gerçekten harekete geçirecek hikayelere odaklanmalı. “Eğer değişim istiyorsak markalar ve profesyoneller olarak kendimizden başlamalıyız” dedi.

 

Çocuklarımız elmayı kendi kısmından yiyebilecek mi?

Taze elma dağıtımıyla başlayan “Raftan Sofraya: Lezzetli Bir Marka Bütünleşmesi” başlıklı oturumda ünlü şefler Danilo Zanna ve Mehmet Yalçınkaya ile Migros Müşteri Deneyimi Stratejileri ve Pazarlama İrtibat Müdürü Sinem Serdar izleyiciler karşısındaydı. Adem ile Havva’nın hikâyesinden Newton’un yer çekimini keşfine kadar keyifli başlangıçlara vurgu yapılan oturum, gelecekte çocuklarımızın elmayı sapından yiyip yiyemeyecekleri sorusuyla açıldı.

 

Şef Danilo, “Kim olduğunu bilirsen kim olacağını da öğrenebilirsin. Bu kökleri çocuklarımıza vermeliyiz ki devam etsinler; “Bu bizim görevimizdir” dedi. Kökleri hatırlatmak, kültüre saygı duymak ve yaşatmak amacıyla restoran menüsüne aile yemeklerini de eklediğini belirten Şef Danilo, “Birlikte yemek yapmak, annenize yemek yaptırmak bizim Türk kültürümüzde de var.”

 

Oturumda şefin Türkiye’de hâlâ takip edilmediği ve kararların lokasyona göre verildiği paylaşıldı. Dünyadaki balık tüketim oranı 18 kg iken Türkiye’de bunun 5,5 kg olduğunu bildiren Serdar’a Mehmet Şef’in cevabı ise “Evdeki perdeler kokmasın diye balık tüketilmiyor.”

 

“Deprem değil, küçük bir kıyamet”

İyileşmede Dayanışmanın Gücü başlıklı oturumun konuklarından eski futbolcu ve teknik direktör Gökhan Zan, 6 Şubat depremi sonrasında Hatay’da içinde bulundukları dayanışma ortamını anlattı. Zan, “Sporcuların birleştirici bir yanı var; “Bu kimlikle Hatay’a yeni bir soluk ve sözcü olmaya çalıştım” diyerek başladı. Hatay’da yaşananları “Deprem değil, küçük bir kıyamet” olarak nitelendiren Zan, “Sivil toplum ve kuruluşların bir anda bir araya gelmesi, ortak duygu seli ve ortak dayanışma duygusu yarattı.” Oturum moderatörü eczacı Ebru Acar, “Dayanışmayla büyüyebiliriz, güçlenebiliriz, yeniden ayağa kalkabiliriz.” dedi.

 

Müge Boz da BWI sahnesindeydi

Moderatörlüğünü Fransız ilaç ve dermokozmetik kümesi Pierre Fabre Türkiye Genel Müdürü Sercan İhtimam Yıldırım’ın yaptığı “Yaşlanmanın belirtilerine değil nedenine odaklanmak” başlıklı oturumda, küme markalarından Avène’in marka elçisi Müge Boz ve Uzman Dr. Neslihan Dolar katıldı. Genetik yaşlanmanın yanı sıra çevresel faktörler, hava kirliliği, güneşe maruz kalma ve stres gibi eksojen nedenlerin de cildi etkilediğinin ortaya konulduğu oturumda, ergenlikten itibaren cilt bakımının öğretilmesiyle yaşlanmanın geciktirilebileceği anlatıldı. Katılımcılar ayrıca Müge Boz’un Avène’le oynadığı ilk reklam filmini de izleme fırsatı buldu.

 

Brand Week İstanbul, yılın en ilham verici haftası “Bir daha düşünün. Yeniden yarat. Yeniden inşa et. Temalı olarak 6-10 Kasım tarihleri ​​arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Festival, Türkiye’nin ve dünyanın en yaratıcı isimlerini, iş dünyasının çığır açan uzmanlarını ve trendlere yön veren niyet liderlerini bir araya getiriyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu